Ne zaman bir yeni Apple modeli piyasaya çıksa, bizlere en çok sorulan soru eskiyen modeli mi yoksa yeni çıkanı mı almak yönünde oluyor. iPhone 8 henüz tanıtılmadan bile “iPhone 7’yle arasında çok fark var mı, alayım mı” sorusuyla defalarca muhattap oldum. Şöyle söyleyeyim; Apple’ın yeni akıllı telefonları, yaptığım testlerde pek çok rakibini ve iPhone 7 modellerini adeta solladı. Kasım’da piyasaya çıkacak iPhone X ise daha da büyük iyileştirmeler vadediyor. Parayı dert etmiyor ve her konuda kendinizi en iyisine layık görüyorsanız iPhone X’i bekleyin. Ama hayır, ben serinin iyileştirilmiş ve daha makul bütçeli modeline bakayım diyorsanız buyurun iPhone 8 ve iPhone 8 Plus incelememize.
Apple’ın en yeni akıllı telefonları olan iPhone 8 ve 8 Plus, geçen yılki modellere çok benziyor ve onlar gibi çalışıyor. Ancak kameralara yapılan yükseltmeler, daha uzun pil ömrü ve kablosuz şarj; yeni modelleri testlerimde en yüksek puan alan telefonlar arasına yerleştirerek iPhone 7 üzerinde bir performans avantajı yaratıyor.
Üstün görüntüleme yetenekleriyle dikkat çeken bu telefonlardaki arka kameraların, şimdiye kadar değerlendirdiğim ekipmanlar arasında en iyisi olduğunu söyleyebilirim. Güçlü noktalar arasında sıkıştırılmış 4K video kayıt yetenekleri ve piyasadaki en iyi yavaş hareket özelliği bulunuyor.
Fakat yine de tüm bu geliştirmeler, iPhone 7 sahiplerini yükseltme için ikna etmeye yeterli olmayabilir. Dikkate değer ölçüde yükseltilmiş yeni bir iPhone almak isteyenlerin kafasında, iPhone X’in piyasaya çıkması için bir süre daha beklemek var. iPhone 8’e olan mevcut süreçteki ilgilinin düşüklüğünden de bu kafa karışıklığına varabiliriz. Elbette Apple’ın bunu öngörmediğini düşünemeyiz.
Yüksek puanlı kameralar
Kameralar, iPhone 8 ve 8 Plus’ın asıl parladığı yer. Bu modellerdeki kameraların, bir akıllı telefonda şu an bulabilecekleriniz arasında en iyisi olduğunu söylersek abartılı olmaz.
iPhone 8 ve 8 Plus, saniyede 60 kare/saniye yüksek hızla 4K Ultra HD video çekebilen ender akıllı telefonlar arasında bulunuyor. iPhone 7 ise 4K video kaydında 30 kare/saniyenin ötesine geçemiyor. Bu sayede yeni modeller ile spor müsabakaları gibi hareketli sahneleri yüksek kalitede akılcı olarak kaydetmek mümkün oluyor. Aradaki fark gündüz ve gece gibi.
Apple, yavaş çekimde kullanılan maksimum çerçeve oranını da ikiye katladı. 240 kare/saniyelik yeni oran (1080p, 4K değil), hareketi yavaşlatmanıza olanak tanıyarak zarif videolar çekmenizi sağlıyor.
Fotoğraf çekimi de güçlendirilmiş. İki telefonun da 12 megapiksellik arka kamerası bulunuyor ama 8 Plus’ı seçerseniz çift lens özelliği elde ediyorsunuz. Bu lenslerden biri geniş açı çekim yaparken, diğeri de zum yapabiliyor. İkinci objektifin 2x optik zum kabiliyeti sayesinde netlikten ödün vermeden daha kolay uzak çekim yapabiliyorsunuz. Tek lensli kameralar ise görüntüyü yazılım yoluyla büyütüyor ve görece düşük görüntü kalitesi üretiyor.
İkinci lens ayrıca Apple’ın “Portre Modu” dediği bir özelliği bulunduruyor. Bu da bir fotografçının arka planı bulanıklaştırırken bir nesnenin üzerine odaklanmasını sağlıyor. Bu efekte fotoğrafçılıkta “bokeh” deniyor.
Kameraları değerlendirmek için güneşli bir günde dışarıda çekim yapmakla beraber, parlak ve düşük ışıklı bir laboratuvarda çekim denemeleri de yaptım. Daha sonra ortaya çıkan görüntüleri 27 inçlik yüksek kaliteli bir ekranda ve renkli lazer çıktılarda değerlendirdim. Her iki telefonun çektiği resimlerin renk kalitesi, pozlama seviyesi, netliği ve gürültü oranı için “en iyiler arasında” sonucuna vardım. Selfie kamerası olarak da çağrılan ön yüz kameralarını da değerlendirdiğimde yine oldukça yüksek bir kaliteyle karşılaştım.
Suya ve darbeye dayanıklı
Kablosuz şarj olanağı sunan diğer telefonlarda olduğu gibi, iPhone 8 ve 8 Plus’ın da sırt kısmı camdan yapılmış. Bu da düşme esnasında hasar görme ihtimalini yükseltiyor.
Bunu araştırmak için Consumer Reports tarafından test edilen akıllı telefonlar, sert bir yüzeye özel bir tamburla yaklaşık 5 metreden düşürdüler ve iyi bir ölçüm için bunu 99 kez tekrarladılar. Her iki telefon da sadece hafif sıyrıklarla kurtuldu.
Apple’ın su direnci iddialarını değerlendirmek için her iki telefon da suya batırıldı. Testte telefonlar yaklaşık 30 metre derinliğe kadar batırılarak 30 dakika boyunca bekletildiler. Testten hemen sonra incelenen telefonlar ayrıca sonraki birkaç günde de kontrol edildiler.
iPhone 8 üzerinizdeyken yüzebilir misiniz? Hayır. Ama mutfak lavabosuna düşürürseniz veya üzerine bir bardak su dökerseniz endişelenmenize hiç gerek yok.
Güçlendirilmiş pil
Pil ömrü, çoğu akıllı telefonu değerlendirirken öncelik listesinin başında gelir. Her ne kadar yeni iPhone’lar pil ömründe piyasa lideri olmasalar da iPhone 7 ile karşılaştırıldığında biraz daha iyiler.
Bir pilin ne kadar süre idare edebileceğini bulmak için, sıradan bir tüketicinin günlük alışkanlıklarını taklit etmek üzere tasarlanmış bir robot kol kullanıldı.
Testlerimizde iPhone 8’in pil süresi 19 saat, 8 Plus da ise 21 saate ulaştı; çoğu telefonda rastladığım bu değerler hiç de fena bir seviyede değiller. Buna karşılık, iPhone 7 ve 7 Plus sırasıyla 18,5 ve 20,5 saat dayanabiliyor.
iPhone 8 ve 8 Plus ayrıca iPhone kullanıcılarını kablosuz şarj özelliğiyle de tanıştırıyor. Bu kullanışlı özellik sayesinde, güç kablosu takıp çıkarmakla uğraşmaktansa telefonu şarj etmek için basit bir şekilde şarj pedi üzerine bırakmanız yeterli oluyor. Piyasadaki Qi uyumlu şarj cihazlarıyla uyumlu olmasından dolayı Apple’ın gelecek sene için söz verdiği pahalı aksesuarlarını da beklemek zorunda değilsiniz. Kablosuz şarjın, geleneksel fişli şarjdan genellikle daha yavaş olduğunu unutmayın.
Kolay okunabilir ekran
Birçok üst düzey telefon, kontrastı artırırken enerji tasarrufu yapabilen OLED ekranlarla üretilmiştir. Bir sürü Android telefonunda olduğu gibi, Apple’ın yakında çıkacak olan iPhone X’inde de bir OLED ekran olacak. Ancak iPhone 8 ve 8 Plus daha geleneksel bir LCD ekran kullanıyor.
Acaba tipik bir tüketici OLED ekranı tercih eder mi? Belki… Aslında bu daha ziyade söz konusu telefonun diğer donanım ve yazılım özellikleriyle alakalı.
Peki LCD ekran bulundurmaları iPhone 8 modellerini vasatın altında bırakır mı? Hiç de değil! Bu iki modelin pürüzsüz, keskin görüntüler sunduğunu ilk bakışta bile görmek mümkün. Oldukça parlak olan bu ekranlar yansımaları engellemede başarılı olmakla beraber, içeride ve dışarıda rahat okuma olanağı sağladılar.
Bir diğer dikkat çekici gelişme de Apple’ın True Tone’u yeni telefonlara eklemesi oldu. Bu teknoloji öteden beri iPad’lerde kullanılıyordu. Bu teknoloji sayesinde renklerin tutarlı görünmesini sağlamak amacı ile çevrenizdeki ışık koşullarına bağlı olarak ekranın beyaz dengesi otomatik olarak ayarlanıyor.
Oyuna değer veren performans
Apple, hem iPhone 8 hem de iPhone 8 Plus’a dâhil olan yeni Bionic A11’in bir akıllı telefonda şimdiye kadar görülen en hızlı işlemci olduğunu söylüyor. Telefonun işlemcisini, hafızasını ve grafik yeteneğini vurgulamak ve değerlendirmek için tasarlanmış olan benchmark testlerim bunun doğru olduğunu kanıtladı.
Bu, işlemci odaklı oyunları oynamak isteyenler ve giderek çoğalan artırılmış gerçeklik uygulamalarından faydalanmak isteyenler için harika bir haber. Ayrıca bu işlemci iPhone X’de de kullanılmış.
iPhone 7 veya 7 Plus’ta bulunan A10 işlemcinin de hâlâ oldukça marifetli ve hepsi olmasa bile çoğu benzer görevin altından hakkıyla kalkabildiğini son olarak sözlerime eklemeliyim.