Şu ana kadar monitörünüzün ayarlarıyla ilgili derin bir araştırmaya girmemiş olma ihtimaliniz yüksek. Merak etmeyin, yalnız değilsiniz. Çoğu PC kullanıcısı monitörlerini ilk aldıkları zaman karşılarına çıkan ayarlara el sürmeden onları senelerce kullanmaya devam ediyor. Varsayılan ayarları kabul etmek kolay ve sadece görüntü kalitesine detaylıca odaklanan kullanıcılar ufak değişikliklerin getireceği farkı hissedebilir. Kutusundan yeni çıkarılan bir monitörle gelen varsayılan ayarlar çoğu kullanıcı için uygundur. Bununla birlikte, biraz çaba sarf ederek monitörünüzün daha iyi görüntüler sunmasını sağlayabilirsiniz.
Monitörünüzün renk, karşıtlık ve gama ayarlarını düzenleyerek en geniş renk yelpazesini, en iyi siyah ve beyazları görüntülemeyi amaçlayan bu işleme “kalibrasyon” deniyor. Kalibrasyon basit bir işlem olsa da sadece ayarları değiştirip hangisinin daha iyi görüntü verdiğine göz atmaktan ibaret değil. Her değişimin başlı başına monitördeki görüntüyü nasıl değiştirdiğini görme imkânı veriyor ve aynı zamanda bir önceki görüntüyle kıyaslama şansı verip en iyisini seçmenize olanak tanıyor.
Monitör kalibrasyonuna ve ilgili araçlara bakmadan önce kalibrasyon yapmanın getirilerine değinmeli ve neden yapmanız gerektiğini açıklamalıyız.
Monitörünüzü kalibre etmenizin ana nedeni, görüntüleri olması gerektiği biçimde görmenizi sağlamak. En iyi renk, karşıtlık ve parlaklık değerleri buna imkân verebilir. Bu sayede filmler, oyunlar ve günlük içerikler olabilecek en iyi biçimde görüntülenebilir.
Elbette herkes görüntü kalitesine önem verir ama grafik tasarımcılar, video işleyenler gibi en iyi görüntüyü arayan kullanıcılar için kalibrasyon vazgeçilmez bir şey. Sitelerinin farklı monitörler ve tarayıcılarda en iyi biçimde görüntülenmesini isteyen web tasarımcıları da buna önem vermekte. Kalibrasyon aynı zamanda yeni bir monitör aldığınızda ve görüntülerin alıştığınızdan çok farklı ekrana geldiğini hissettiğinizde akla gelen bir uygulama. Kalibrasyon yaparak monitördeki görüntüyü alıştığınız ve beğendiğiniz şekle getirebilirsiniz.
Oyuncular da kalibrasyonla önemli farklar elde edebilir çünkü korku oyunları gibi karanlık sahneler ve gölgeler içeren ortamlar başta gelmek üzere çoğu oyunda doğru atmosferi elde edebilmek için doğru renk seviyeleri şart. Bazı oyunlar, en başta doğru sonuçları elde edebilmeniz için parlaklık seviyesini düzenleyici sihirbazlar gösteriyor ve monitör ayarının ne derece önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Genel anlamda en iyi deneyim için kalibrasyonu ihmal etmemelisiniz.
Bir monitörü kalibre etmeyi gerektiren diğer sebepler arasında baskı sonucuyla renk eşleştirme, geniş renk aralıklı monitörlerde aşırı doygunluğu düzeltme, birden fazla değişimden sonra gerçekçi renklere geri dönüş geliyor.
Elbette, monitörünüzü kalibre etmenizi gerektirecek en önemli neden sağlığınız çünkü gözlerinizin sağlığı üzerinde reddedilemez bir etkisi var. Bir monitörü çok parlak, karanlık ya da optimize edilmemiş biçimde kullanmak sonucunda gözleriniz yaşarabilir ya da kuruyabilir, görme zorlukları baş gösterebilir. Doğru ayarlara dikkat ederek gözlerinizin sağlığını koruyabilirsiniz.
Basit bir ifadeyle, hangi amaçla kullanıyorsanız kullanın, monitörünüzün en iyi görüntüyü sunmasını istiyorsanız kalibrasyon yapmanızı öneriyoruz.
Kalibrasyonun temelleri
Basit ipuçları, dahili Windows araçları ve özelleştirilmiş çözümler gibi birçok yöntemle monitör kalibrasyonu yapılabilir. Her tür kalibrasyon sırasında yardımcı olacak basit ipuçlarıyla başlayarak tüm bunlara değineceğiz.
İlk olarak en temel ipucu olan monitörünüzü temiz tutmaktan başlayacağız. Bariz bir gerçek ama toz, kahve izi, meyve suyu damlaları, parmak izi gibi izlerle dolu olan monitörünü düzenli olarak temizleyen kullanıcıların ne kadar az olduğunu bilmek şaşırtıcı. Monitör ekranı genelde parlak olduğu için monitör çalışırken bu lekeleri kolayca fark edemiyoruz. Zaten bu yüzden çoğu kullanıcı monitörlerini hiç temizlemiyor çünkü zaten temiz olduğunu düşünüyor.
Bununla birlikte, ekranınızı temizledikten sonra arka kısımdaki net görüntüleri fark ederek şaşırabilir ve temiz bir monitörün ne büyük bir fark getireceğini şaşkınlıkla izleyebilirsiniz. Bazı durumlarda kalibrasyona gerek bile kalmayabilir.
Çoğu kullanıcı, LCD, plazma, LED monitörler gibi seçeneklerin artmasından sonra ekranı temizlemez hale geldiler çünkü bu tür panelleri doğru biçimde nasıl temizlemeleri gerektiğinden emin değiller. Ekrana zarar vermek ya da temizlik sırasında yanlış bir malzeme kullanmakla ilgili çok sayıda çekince var. Aslında çözüm basit.
Her ne kadar piyasada çok sayıda farklı monitör temizleme bezi ve sıvısı satılsa ve bunların çoğu güvenli olsa da monitörlerin kullanım kılavuzlarında hep aynı öneriyi göreceksiniz: Nemli, yumuşak ve pamuklu bezle temizleyin. Çeşme suyu yerine içme suyu kullanmanızı öneriyoruz. Monitör ekranı hassastır. O yüzden sert, ekranı çizebilecek bezler kullanmayın ve fazla bastırmayın. Bez, üzerinden sular akacak ıslak olmamalı. Tozu ve lekeleri temizlemek için nazik biçimde bezi ekranda gezdirdikten sonra yumuşak, çizmeyen, statik elektrik bırakmayan bir bezle kurulayın. Elbette tüm bu işlemleri yaparken monitörün şi çekilmiş olmalı.
Ekranı silerken dairesel hareketler yapın ve kâğıt havlu, bulaşık bezi gibi nesnelerden uzak durun çünkü bunları ekranı aşındırır. Pamuklu bez, mikrofiber veya özel bir temizlik bezi ideal olabilir.
Su ile saf alkol ya da beyaz sirkeyi karıştırarak kendi temizlik solüsyonunuzu elde edebilirsiniz. İki maddeyi birden karıştırmayın. Ya birini ya diğerini suya katın. Amonyak içeren güçlü temizlik maddelerinden uzak durun. Cam silme spreylerinden ve ev tipi temizlik sıvılarından kesinlikle uzak durmalısınız.
Temiz bir ekranla sadece genel anlamda daha iyi bir görüş elde etmekle kalmayacak, aynı zamanda kalibrasyon zamanı geldiğinde ideal bir ekran üzerinde çalıştığınızı bileceksiniz. Kalibrasyon işleminden önce mutlaka temizlik yapılmasını öneriyoruz.
Ardından monitörü ideal aydınlatma koşullarında kullandığınızdan emin olun. Bunun anlamı pencereden gelen bir ışık ya da yansıma olmaması. Monitörü tam karanlık bir odada kullanmayın ama odadaki ışığın monitördeki görüntüyle etkileşime girecek derecede parlak olmamasına özen gösterin. Şimdi monitör ayarlarını yapma zamanı geldi. Sürücü ve çözünürlükten söz ediyoruz.
Kalibrasyona başlamadan önce en güncel ekran kartı sürücüsünü indirip kurmakta fayda var. Monitörünüzün özel bir sürücüsü varsa onun da güncel olmasına özen gösterin. Monitöre veya ekran kartına ait farklı sürücüler monitör performansını etkileyebilir. Daima en yeni sürümleri kullanmakta fayda var.
Çözünürlük son derece önemli. Monitörler farklı çözünürlüklerde çalışabilir ama tüm monitörlerin kendine özel bir doğal çözünürlük değeri vardır. Bu, çalışmak üzere tasarlandıkları çözünürlüktür. En ideal, net görüntüler için bu çözünürlüğün seçilmesi gerekiyor. Aksi halde görüntü bulanıklaşabilir. Bu genelde monitörün desteklediği en yüksek çözünürlüktür ama belirli modellerde ve ekran kartı kombinasyonlarında durum değişebilir. Windows’ta genellikle doğal çözünürlüğün yanında “(Önerilen)” yazar. Emin değilseniz monitörün kullanım kılavuzuna veya web sayfasına bakarak monitörünüzün doğal çözünürlüğünü öğrenin. Doğal çözünürlük dışında çalışırsanız kalibrasyon sırasında en iyi sonuçları alamazsınız.
Son olarak, ekranınız için doğru renk derinliğini ve yenileme sıklığını kontrol edin. Modern monitörlerin çoğunda bu değer 32 bit gerçek renk ve yenileme sıklığı 60 Hz’tir ama bazı oyuncu monitörleri daha yüksek yenileme sıklıkları sunar. Bu yüzden kontrol etmenizde fayda var. Kalibrasyondan önce monitörünüz en az 30 dakika çalışmış olmalı. Bu sayede ısınarak genel kullanım sırasında olduğu kıvama gelmiş olur. Bu ayarları düzenledikten sonra kalibrasyona başlayabilirsiniz. Ilk olarak Windows’la bütünleşik gelen araca bakacağız.
Beyaz nokta ayarları
Monitör kalibrasyonu yaparken sıklıkla atlanan bir ayar, “beyaz nokta” veya “renk sıcaklığı” denilen ayardır. Bu ayar, beyaz rengin görünümünü düzenler. Teoriye göre saf beyaz diye bir şey yok ve tüm ışık kaynaklarının yaydığı beyaz parlamayı düzenleyen bir renk tonu var. Monitörler için de benzer durum geçerli ve sıcaklığa bağlı olarak beyazın yaydığı renk tonu farklılık gösteriyor.
Örneğin gerekirse bir televizyonun renk sıcaklığı Kelvin cinsinden 6500-9300 arasıdır. Bu mavi bir ton yayar. Bu yüzden TV’nin açık olduğu bir odaya camdan baktığımızda odada mavi bir parıldama görürüz. Burada bahsedilen “sıcaklık” terimi gerçek bir ısı ölçümü değildir, ekranın belli sıcaklık koşullarında görüntülediği beyazın yaydığı renk tonunu ifade eder.
Hangi renk sıcaklığının ideal olduğu hâlâ tartışılan ve karara varılamayan bir mesele. Resimlere ve hareketli nesnelere daha çok bakan kullanıcıların çoğu D650 (6500) ayarını tercih ediyor ki TV’lerde de bu ayar kullanılıyor. Daha çok yazı okuyan ve yazan kullanıcılarsa daha doğal bir seçenek olan D50’yi (5000) tercih ediyor. Bu aşamada da monitör ve ekran kartı ayarlarıyla oynayıp denemeler yaparak sizin için ideal olan ayarı bulabilirsiniz.
Donanımsal çözümler
Yardımcı yazılımların desteğine rağmen monitör kalibrasyonu sırasında ciddi bir sorun baş gösteriyor: insanlardan kaynaklanan hatalar. Tümümüz farklı görme başarısına sahip ve renkleri farklı biçimde algılıyoruz. Çoğu durumda bu ciddi bir sorun değil. Renk körü olmayan çoğu kişi için kırmızılar kırmızı, maviler mavi ve yeşiller yeşildir ama görme kusuru olmayanlar bile kalibrasyon sırasında ufak farklılıklar görebilir. Bu sorunu aşmak adına tüm işlemi otomatik hale getiren, renk ölçer (kolorimetre) denilen donanım esaslı cihazlar var. Bunların bazıları tak-çalıştır yapısındaki USB bağlantılı cihazlar ve kullanımları için herhangi bir teknik bilgi gerekmiyor. Ancak maalesef bu cihazlar epey pahalı ve ev kullanıcılarının tek bir monitörü ayarlamak için böyle bir yatırım yapması mantıklı değil. Daha ucuz seçenekler olsa da bunlar bile geleneksel kullanıcılar açısından pek anlamlı değil. Bununla birlikte, profesyonel iş ortamınızda görsel anlamda mükemmeliyetçiyseniz bu cihaza ayıracak bütçeniz olabilir.
Ekran seçenekleri
Windows’un kalibrasyon aracını kullanarak basit kaydırıcılarla ekran özelliklerini değiştirebilir ve veya ekran kartınızın yazılımından destek alabilirsiniz ama ekran ayarlarını düzenlemenin en iyi yolu bunlar değil.
Bunun yerine yazılımsal çözümleri bir kenara bırakıp monitörünüzde yer alan dahili ayarları kullanmalısınız. Modele bağlı olarak bu ayarlar cihaz üzerindeki fiziksel düğmelerle, ekranda beliren menüyle (OSD) veya ikisiyle birden değiştirilebilir. Bunları kullanarak monitör ayarlarını doğrudan değiştirebilirsiniz. Bazı monitörlerle dahili kalibrasyon seçeneği de geliyor ki bu durumda en iyisi ilk olarak bunu denemeniz.
Daima monitörünüzle bu tür bir araç gelip gelmediğini kontrol edin ve bunları denemekten çekinmeyin.