Devler Liginin Yeni Üyesi: Huawei Mate 10 Pro [Ürün İnceleme]

Devler Liginin Yeni Üyesi: Huawei Mate 10 Pro [Ürün İnceleme]
Devler Liginin Yeni Üyesi: Huawei Mate 10 Pro [Ürün İnceleme]

Yeni bir fablet (tablet telefon) arayışındaysanız ama iPhone X’a veya Galaxy Note 8’e bir servet ödemek istemiyorsanız, yeni telefonunuzun adının Huawei Mate 10 Pro olmaması için çok az neden var.

Daha bütçe dostu Huawei Mate 10’a nazaran biraz pahalı olsa da Pro ile beraber fantastik bir donanım geliyor. Pro’nun özellikleri arasında göze ilk çarpanlar arasında Mobile HDR-hazır OLED ekran, çok hızlı bir CPU (işlemci), ihtiyaç duyacağınızdan daha fazla bir bellek ve müthiş bir pil ömrü bulunuyor.

Tüm bu heyecan verici özelliklere ilaveten görece cep dostu fiyat etiketi, Huawei Mate 10 Pro’yu büyük ekran düşkünü herkes için harika bir tercih yapıyor. Tüm bunların karşısında Pro’da bulduğumuz tek kusur ise Huawei’nin kendi telefonlarında kullandığı EMUI Android kullanıcı ara yüzündeki sinir bozan hatalar oldu.

Tasarım

Huawei Mate 10 Pro’nun tasarımı, bildiğiniz Mate 10 telefonunkiyle neredeyse aynı olsa bu kötü bir şey değil. Tasarım, Galaxy Note 8 ve iPhone X’te kullanılan metal ve cam karışımıyla benzerlik gösteriyor.

Sağlam metal kısımların eşlik ettiği hafif kıvrık olan cam arka yüzü ve çerçevesi neredeyse fark edilmeyen ön yüzü ile, Huawei Mate 10 Pro için piyasadaki en güzel telefonlardan biri diyebiliriz.

Arka kısımda, dual Leica merceklerin hemen altında yer alan parmak izi tarayıcısı, deneylerimizde hızlı ve güvenilir olduğunu kanıtladı. Giderek yaygınlaşan USB-C şarj girişinin bulunduğu alt kısımda yer alan hoparlörü denediğimizde, çok yüksek ses çıkarmasa da, sağlıklı video görüşmeleri yapmak için son derece yeterli.

Üründeki işçilik de kusursuz. Daha ucuz telefonların aksine, cam arka yüz oldukça dayanıklı ve beklenmedik biçimde çiziklere de dayanaklı; bozuk paraların olduğu bir cebe yanlışlıkla koyduğumuz telefon hiçbir hasar almadı.

Telefonun IP67 sertifikasını da görmezden gelemezdik. O yüzden telefonu mutfağa götürdük soğuk kanlı bir şekilde suda boğmaya çalıştık. Ama Mate 10 Pro bu girişimlerimize dayanarak hayatta kalmayı başardı.

Buna karşın, cam kaplamalı arka yüzün şoklara karşı fazla dayanıklı olduğunu düşünmüyoruz. Bu yüzden sert bir yüzeye düşürmemeye çalışmalısınız. Gerçi bu risk, cam kaplamalı hemen hemen her telefonda bulunuyor.

128Gb’lik dahili depolama alanı pek çok kullanıcının ihtiyaç duyacağından çok daha geniş. Bu yüzden de microSD bellek kartı girişinin olmaması büyük bir problem değil. Ayrıca Mate 10 Pro’da geleneksel 3,5mm kulaklık girişi olmadığını da eklemekte fayda var.

Ekran

Sıradan Mate 10 ile Mate 10 Pro arasındaki en büyük fark, sahip oldukları ekranlar. Mate 10 geleneksel LCD ekran barındırırken yeni Mate 10 Pro’nun ekranı ise OLED. Daha spesifik olursak; 6 inç HD+ HDR 10 OLED. Mate 10, daha basit olan 5,8 inçlik quadHD HDR10 LCD ekran kullanıyor.

Bazıları ekran çözünürlüğünü yeterli bulmayabilir, ama bizce 2160 x 1080 piksel miktarı ihtiyacı karşılamaya yetiyor da artıyor. Gözelerinizi ne kadar zorlasanız da pikselleri birbirinden ayıramayacaksınız.

Telefonun OLED paneli, piyasada şu an bulunanlar arasında en iyilerinden biri. Google’ın Pixel 2 XL’sindeki gibi korkunç bir kalibrasyonu olmayan Pro’nun ekranı, aşırı doygunluğa kaçmadan canlı ve sıcak bir dokunuşu olan renkler sergileyebiliyor.

Her ne kadar beyazlar, iyi ayarlanmış bir IPS panel karşısında biraz sönük dursa da, şu ana kadar gördüğümüz OLED panellerin yanında daha temiz duruyor. AMOLED ekranlı çeşitli rakip telefonlardaki gibi sarı ve mavi tonlar bulundurmuyor. Siyahları ise mürekkep gibi gösteren ekran ayrıca herhangi bir arka ışık sızması da yapmıyor.

Parlaklık seviyeleri ise son derecede yüksek ve Mobile HD 10 standardını karşılıyor. Henüz Mate 10 Pro için HDR içerik olmamasından dolayı HDR performansı için bir yorum yapamıyoruz.

Genel olarak, özellikle de fiyat etiketi göz önüne alınınca, Mate 10 Pro’nun ekranı beklentileri kolayca aşıyor.

Yazılım

Huawei daima mobil yazılım alından sıkıntı çekiyor. Bunun ana nedeni ise kendi EMUI kullanıcı ara yüzünü kullanmakta ısrar etmesi. Android’in kendi basit ve sezgisel ara yüzünü adeta bir labirentle değiştiren Huawei, böylece kullanıcılarına gereksiz etkileşim engelleri çıkarmakla kalmıyor aynı zamanda işe yaramayan ve kaynakları gereksiz kullanan bir dolu uygulamayla beraber geliyor.

Her ne kadar Huawei bu sorunu çözmek Google’ın son Android 8 Oreo yazılımını Pro üzerinde kullansa da problemler hala orada duruyor. Örnek olarak ayarlar menüsü gösterilebilir. Gereksiz yere karmaşık hale getirilen, aradığınızı bir türlü bulamadığınız bu menü için kısaca kullanıcı düşmanı diyebiliriz.

Her ne kadar gereksiz uygulamaların sayısı önceki ürünlere nazaran daha az olsa da, müzik, takvim, mesajlaşma gibi uygulamalar hala olduğu yerde duruyor ve Android’in kendi uygulamalarına göre bir avantaj da sağlamıyorlar.

Performans

Mate 10 Pro’nun yeni, AI destekli Kirin 970 işlemcisi sayesinde yazılım işlemleri son derece verimli ve hızlı yapılıyor.

Huawei’nin açıklamasına göre, sekiz çekirdekli bu CPU, ayrıca bir ‘nöral işlem ünitesi’ ile beraber geliyor ve bu sayede yapay zeka özellikleri için bir grup performans ayarlaması yapılabiliyor. Görünüşe bakılırsa bu ekstra işlem ünitesi sayesinde telefon ‘öğrenebiliyor’ ve telefonun kullanım biçimlerini ezberleyerek otomatik performans artışı ve kullanım kolaylığı getiriyor.

Bu yapay zeka ünitesi sayesinde zamanla az kullanılan uygulamalar ve görevler kapatılarak enerji tasarrufu da sağlanıyor. Huawei ayrıca bu özellik sayesinde telefonlardaki belli bir süre kullanım sonucu ortaya çıkan yavaşlamanın da önüne geçtiğini iddia ediyor ama bunu anlamak için telefonu birkaç ay kullanmamız gerekecek.

Mate 10 Pro ile gelen 6GB RAM bir telefon için oldukça fazla. Gene de Kirin yonga takımıyla beraber bu bellek müthiş bir performans sergiliyor. Sekme kalabalığı web tarayıcısını yavaşlatmıyor, uygulamalar ve oyunlar neredeyse anında açılıyor. Kusursuz sesli ve görüntülü iletişim sunan Pro, ayrıca talepkar 3D oyunların da üstesinden rahatça geliyor.

Uzun süreli kullanımda Pro’nun ısınmaya başladığını da eklemekte fayda var. Bir saatlik Riptide GP2 testimizde, ısınmaya misilleme olarak işlemcinin yavaşladığını fark ettik. Ama bunun büyük bir problem olduğunu düşünmüyoruz.

Kamera

Huawei’ye göre Kirin işlemcisinin AI ünitesi aynı zamanda telefonun sırtında yer alan 12-megapiksel renkli/20-megapiksel monokrom çekim yapabilen çifte kamera için de kullanılıyor.

Bu yapay zeka ünitesi sayesinde neyin fotoğrafını çekiyorsanız sahne modu ona göre otomatik olarak ayarlanıyor. Mesela bir çiçeği yakından çektiğinizde makro moduna geçmesini biliyor.

Açıkçası bu otomatik belirleme özellikleri hoş olsa da biraz yavaş kalıyorlar ve öyle bir hal alıyor ki zamanla özellikleri elle ayarlamayı tercih ettiğinizi fark ediyorsunuz. Buna rağmen kamera, edasından bir şey kaybetmiyor; bilhassa önceki nesil Huawei P10 ve Huawei P10 Plus ile karşılaştırıldığında.

Önceki Huawei telefonlarının aksine kamera uygulaması oldukça hızlı ve kullanıcı ara yüzü daha zekice düzenlenmiş. Sıradan ışık altında çekilen fotoğraflar oldukça keskin ve aşırı işlem görmüş bir izlenim vermiyorlar. Düşük ışık performansı önemli derecede artırılmış. Daha geniş f/1,6 diyafram açıklığı, OIS’in eklenmesi ve birkaç yazılım hilesi sayesinde (her ne kadar çekim hızı düşse de) düşük ışıkta çekilen fotoğraflarda çok daha az karıncalanmaya rastlanıyor ve genelde sosyal medyada paylaşmaya değer sonuçlar çıkarıyor.

Kamera, Mate 10’da olduğu gibi, hala Galaxy S8 ve Pixel 2’nin fotoğraf performansını geçmesini engelleyen birkaç ufak sorun barındırıyor. Çekimlerde zorluk çıkaran karışık ışıklı ortamlarda renkler bozulmaya başlıyor ve otomatik odaklama kendini şaşırabiliyor. Ayrıca düşük ışıktaki kontrast da problem olmaya devam ediyor. Gerçi bu problem Huawei’ye has değil.

Video çekimi de benzer bir hikayeye sahip ve yeterli ışıkta iyi çalışıyor ama düşük ışıklı koşullarda zorlanıyor. Bunun nedenini Pro’nun pek de güvenilir olmayan stabilizasyon tekniği oluşturuyor.

Pil

Huawei Mate 10 Pro’nun rakipsiz en iyi özelliği nedir diye soracak olursanız cevabımız pil ömrü olur. Dev bir 4000mAh batarya içeren bu pilden daha büyüğüne, hatta aynı boyuta bile sahip olan başka bir telefon bulacağınızı sanmıyoruz.

İşe ve eve giderken yolda müzik dinleme, birkaç görüşme yapma, devamlı WhatsApp kullanımı, sıkça sosyal medya ve eposta kontrolü, yarım saatlik ufak bir oyun arası ve yatmadan önce Netflix’te birkaç dizi izlemeyle geçen sıradan kullanımda Pro’nun pil ömrünün 1,5-2 gün dayandığına tanıklık ettik. Bu süre günümüz standartlarına göre son derece iyi.

Video oynatma performansı da oldukça etkileyici. Telefon ile video akışı yaptığımızda Mate 10 Pro’nun saat başı harcadığı pil ömrü yüzde 8 ile 10 civarında kaldı. Telefon üzerinde bulunan bir videoyu oynattığınızda ise sonuç çok daha etkileyici oluyor. Stranger Things dizisinin tüm ikinci sezonunu izledikten sonra bile pil ömrü hala dayanıyordu.

Huawei Mate 10 Pro’nun oyun performansı da hiç geri kalmıyor. Riptide ve Sphalt gibi talepkar oyunları çalıştırırken, Mate 10 Pro’nun saat başına harcadığı pil ömrü sadece yüzde 15 ile 18 arasında değişti. Bu sonuçlar da ortalamanın üzerinde.

[st_tag_cloud]

Web sitemizde yer alan herhangi bir konu hakkında detaylı bilgi almak isterseniz bize ulaşabilirsiniz.