Bilgisayar başında uzun zaman geçirenlerin çoğunlukla atladığı fakat konforu ve sağlığı çok yakından etkileyen unsurlardan biri monitör ayarları. Çoğu bilgisayar kullanıcısı, monitörlerini ilk aldıkları zaman karşılarına çıkan ayarlara el sürmeden onları senelerce kullanmaya devam ediyor. Varsayılan ayarları kabul etmek kolay ve sadece görüntü kalitesine detaylıca odaklanan kullanıcılar ufak değişikliklerin getireceği farkı hissedebilir. Kutusundan yeni çıkarılan bir monitörle gelen varsayılan ayarlar çoğu kullanıcı için uygundur. Bununla birlikte, biraz çaba sarf ederek monitörünüzün daha iyi görüntüler sunmasını sağlayabilirsiniz.
Monitörünüzün renk, karşıtlık ve gama ayarlarını düzenleyerek en geniş renk yelpazesini, en iyi siyah ve beyazları görüntülemeyi amaçlayan bu işleme “kalibrasyon” deniyor. Kalibrasyon basit bir işlem olsa da sadece ayarları değiştirip hangisinin daha iyi görüntü verdiğine göz atmaktan ibaret değil. Her değişimin başlı başına monitördeki görüntüyü nasıl değiştirdiğini görme imkânı veriyor ve aynı zamanda bir önceki görüntüyle kıyaslama şansı verip en iyisini seçmenize olanak tanıyor. Hangi amaçla kullanıyorsanız kullanın, monitörünüzün en iyi görüntüyü sunmasını istiyorsanız kalibrasyon yapmanızı öneriyoruz.
İlk adım doğru temizlik
İlk olarak en temel ipucu olan monitörünüzü temiz tutmaktan başlayacağız. Bariz bir gerçek ama toz, kahve izi, meyve suyu damlaları, parmak izi gibi izlerle dolu olan monitörünü düzenli olarak temizleyen kullanıcıların ne kadar az olduğunu bilmek şaşırtıcı. Monitör ekranı genelde parlak olduğu için monitör çalışırken bu lekeleri kolayca fark edemiyoruz.
Bununla birlikte, ekranınızı temizledikten sonra arka kısımdaki net görüntüleri fark ederek şaşırabilir ve temiz bir monitörün ne büyük bir fark getireceğini şaşkınlıkla izleyebilirsiniz. Bazı durumlarda kalibrasyona gerek bile kalmayabilir.
Her ne kadar piyasada çok sayıda farklı monitör temizleme bezi ve sıvısı satılsa ve bunların çoğu güvenli olsa da monitörlerin kullanım kılavuzlarında hep aynı öneriyi göreceksiniz: Nemli, yumuşak ve pamuklu bezle temizleyin. Çeşme suyu yerine içme suyu kullanmanızı öneriyoruz. Monitör ekranı hassastır. O yüzden sert, ekranı çizebilecek bezler kullanmayın ve fazla bastırmayın. Bez, üzerinden sular akacak ıslak olmamalı. Tozu ve lekeleri temizlemek için nazik biçimde bezi ekranda gezdirdikten sonra yumuşak, çizmeyen, statik elektrik bırakmayan bir bezle kurulayın. Elbette tüm bu işlemleri yaparken monitörün fişi çekilmiş olmalı.
Ekranı silerken dairesel hareketler yapın ve kâğıt havlu, bulaşık bezi gibi nesnelerden uzak durun çünkü bunları ekranı aşındırır. Pamuklu bez, mikrofiber veya özel bir temizlik bezi ideal olabilir.
Su ile saf alkol ya da beyaz sirkeyi karıştırarak kendi temizlik solüsyonunuzu elde edebilirsiniz. İki maddeyi birden karıştırmayın. Ya birini ya diğerini suya katın. Amonyak içeren güçlü temizlik maddelerinden uzak durun. Cam silme spreylerinden ve ev tipi temizlik sıvılarından kesinlikle uzak durmalısınız.
Temiz bir ekranla sadece genel anlamda daha iyi bir görüş elde etmekle kalmayacak, aynı zamanda kalibrasyon zamanı geldiğinde ideal bir ekran üzerinde çalıştığınızı bileceksiniz. Kalibrasyon işleminden önce mutlaka temizlik yapılmasını öneriyoruz.
Doğru aydınlatma konforu artırır
Ardından monitörü ideal aydınlatma koşullarında kullandığınızdan emin olun. Bunun anlamı pencereden gelen bir ışık ya da yansıma olmaması. Monitörü tam karanlık bir odada kullanmayın ama odadaki ışığın monitördeki görüntüyle etkileşime girecek derecede parlak olmamasına özen gösterin.
Şimdi monitör ayarlarını yapma zamanı geldi. Sürücü ve çözünürlükten söz ediyoruz.
Doğru ekran çözünürlüğünü belirleyin
Kalibrasyona başlamadan önce en güncel ekran kartı sürücüsünü indirip kurmakta fayda var. Monitörünüzün özel bir sürücüsü varsa onun da güncel olmasına özen gösterin. Monitöre veya ekran kartına ait farklı sürücüler monitör performansını etkileyebilir. Daima en yeni sürümleri kullanmakta fayda var.
Çözünürlük son derece önemli. Monitörler farklı çözünürlüklerde çalışabilir ama tüm monitörlerin kendine özel bir doğal çözünürlük değeri vardır. Bu, çalışmak üzere tasarlandıkları çözünürlüktür. En ideal, net görüntüler için bu çözünürlüğün seçilmesi gerekiyor. Aksi halde görüntü bulanıklaşabilir. Bu genelde monitörün desteklediği en yüksek çözünürlüktür ama belirli modellerde ve ekran kartı kombinasyonlarında durum değişebilir. Windows’ta genellikle doğal çözünürlüğün yanında “(Önerilen)” yazar. Emin değilseniz monitörün kullanım kılavuzuna veya web sayfasına bakarak monitörünüzün doğal çözünürlüğünü öğrenin. Doğal çözünürlük dışında çalışırsanız kalibrasyon sırasında en iyi sonuçları alamazsınız.
Son olarak, ekranınız için doğru renk derinliğini ve yenileme sıklığını kontrol edin. Modern monitörlerin çoğunda bu değer 32 bit gerçek renk ve yenileme sıklığı 60 Hz’dir ama bazı oyuncu monitörleri daha yüksek yenileme sıklıkları sunar. Bu yüzden kontrol etmenizde fayda var. Kalibrasyondan önce monitörünüz en az 30 dakika çalışmış olmalı. Bu sayede ısınarak genel kullanım sırasında olduğu kıvama gelmiş olur.
Ekran üzerindeki ayarları kullanın
Windows’un kalibrasyon aracını kullanarak basit kaydırıcılarla ekran özelliklerini değiştirebilir ve veya ekran kartınızın yazılımından destek alabilirsiniz ama ekran ayarlarını düzenlemenin en iyi yolu bunlar değil.
Bunun yerine yazılımsal çözümleri bir kenara bırakıp monitörünüzde yer alan dahili ayarları kullanmalısınız. Modele bağlı olarak bu ayarlar cihaz üzerindeki fiziksel düğmelerle, ekranda beliren menüyle (OSD) veya ikisiyle birden değiştirilebilir. Bunları kullanarak monitör ayarlarını doğrudan değiştirebilirsiniz. Bazı monitörlerle dahili kalibrasyon seçeneği de geliyor ki bu durumda en iyisi ilk olarak bunu denemeniz.
Daima monitörünüzle bu tür bir araç gelip gelmediğini kontrol edin ve bunları denemekten çekinmeyin.
Beyaz nokta ayarını yapın
Monitör kalibrasyonu yaparken sıklıkla atlanan bir ayar, “beyaz nokta” veya “renk sıcaklığı” denilen ayardır. Bu ayar, beyaz rengin görünümünü düzenler. Teoriye göre saf beyaz diye bir şey yok ve tüm ışık kaynaklarının yaydığı beyaz parlamayı düzenleyen bir renk tonu var. Monitörler için de benzer durum geçerli ve sıcaklığa bağlı olarak beyazın yaydığı renk tonu farklılık gösteriyor. Örneğin gerekirse bir televizyonun renk sıcaklığı Kelvin cinsinden 6500-9300 arasıdır. Bu mavi bir ton yayar. Bu yüzden TV’nin açık olduğu bir odaya camdan baktığımızda odada mavi bir parıldama görürüz.
Burada bahsedilen “sıcaklık” terimi gerçek bir ısı ölçümü değildir, ekranın belli sıcaklık koşullarında görüntülediği beyazın yaydığı renk tonunu ifade eder.
Hangi renk sıcaklığının ideal olduğu hâlâ tartışılan ve karara varılamayan bir mesele. Resimlere ve hareketli nesnelere daha çok bakan kullanıcıların çoğu D650 (6500) ayarını tercih ediyor ki TV’lerde de bu ayar kullanılıyor. Daha çok yazı okuyan ve yazan kullanıcılarsa daha doğal bir seçenek olan D50’yi (5000) tercih ediyor. Bu aşamada da monitör ve ekran kartı ayarlarıyla oynayıp denemeler yaparak sizin için ideal olan ayarı bulabilirsiniz.